10 Mayıs 2016 Salı

KİTAPLARIM 2



                                       

Bu kitapta, 300 yıldır bilim dünyasının tartıştığı ütopya kavramının sosyal bilimler üzerindeki etkisi ortaya konulmaktadır.
Bu kapsamda Marx, Gramsci, Bloch ve Mannheim gibi büyük teorisyenlerin ütopya kavramına ilgileri, devrim ve ütopya ilişkisi açısından incelenmektedir.
Peki, Türklerin ütopyası olmamış mıydı? Olmaz olur mu?
Türk ütopya yazarları, özgürlüğün, eşitliğin ve kardeşliğin olduğu toplum modelleri düşlemişler ve bunun mücadelesini vermişler.
Bu kitapta bugüne kadar kütüphane raflarında bekleyen Türk ütopyaları ilk kez Osmanlıcadan günümüz Türkçesine aktarılmıştır.
Kitapta yer alan Türk ütopyaları şunlardır:
Ziya Paşa'nın rüyası
Namık Kemal: Rüya
İsmail Gaspıralı: Darürrahat Müslümanları
Hüseyin Cahit Yalçın: Hayatı Muhayyel
İ. Hakkı Kılıçzade: Pek Uyanık Bir Uyku
Ahmet Ağaoğlu: Serbest İnsanlar Ülkesinde










İnsanoğlu, kahramanlık çağından bu yana baskı, sömürü ve eşitsizliğe karşı özgürlük, eşitlik ve kardeşlik düşlemiştir. Acı, sefalet ve ezilmişlikle birlikte ahlak bozulmuş, güven de kalmamıştır. Mutluluk vaat eden yeni bir toplum ve devlet arayışı, çağlar boyu bütün düşün adamlarının uğraşı olmuştur. İlkçağ ütopyaları, genel anlamda devlet teorisinin ilk metinleri olarak da görülebilir. Thomas More, 1516 yılında ütopya kavramını yazın dünyasında ilk kez kullanırken antikçağ edebiyatından da oldukça yararlanmıştır.
-Tarihin ilk bilimkurgu romanının 1. yüzyılda Adıyamanlı Lukianos tarafından yazıldığını biliyor musunuz?

-Erkeklerin baskı düzenine karşı ayaklanan Atinalı kadınlar, devleti ele geçirince önce hangi yasaları uyguladılar?

-İlk eşiklikçi devlet teorisyeninin Kadıköylü hemşehrimiz Phaleas olduğunu biliyor muydunuz?

-Miletli Hippodamos'un eşitlikçi şehir planının bugün hala mimarlık derslerinde okutulduğunu duymuş muydunuz?

-Anadolu toprakları neden eşitlikçi devlet teorileri konusunda zengin bir coğrafyaydı?

-Ütopyaların hep Batı'dan çıktığını iddia edenler ilk ütopyaların Anadolu topraklarında çıktığını neden es geçiyorlar?
-Olimpiyat yarışlarını başlatan Sparta'nın eşitlikçi bir devlet düzenine sahip olduğunu ve eşitlikçi uygulamalarıyla binlerce yıl boyunca bütün felsefi düşünceleri etkilediğini biliyor musunuz?
-Messeneli bir tanrıtanımaz olan Euhemeros nasıl bir devlet düzeni tasvir etmişti?
-Platon'un Atlantis tasvirinin ne kadarı doğru? Mu Kıtası'yla bir bağlantısı var mıydı?
-Yüzyıllar boyunca ezilenlerin ülküsü haline gelen Güneş Adaları hakkında bilmedikleriniz…
Bu eserde bir araya getirdiğimiz ütopyaları hem keyifle okuyacak hem de heyecanlanarak "İşte bu!" diyeceksiniz. Hesiodos'un, Hippodamos'un, Phaleas'ın, Platon'un, Ksenefon'un, Aristophanes'in, Aristoteles'in, Lukianos'un, Jambulos ve diğerlerinin ütopyaları... Yazar Sadık Usta, Türk Ütopyaları'ndan sonra şimdi de ülkemizde pek bilinmeyen ilkçağın özgün ütopya ve ilk devlet teorilerini dilimize çevirerek inceliyor.
İyi okumalar…





Praksagora:

“Kazıyacağım kökünü çıplak kalmanın, Muhtaç olmanın, Kavganın, Dövüşün, Borçluya gelen haczin…Anlatacağım size nasıl olacağını!

Yeni icatlar gerekiyor, derin anlamları olan! Öyle yeni kurallar gerekli ki bize; Ne yapmaya ne de söylemeye cüret edilmiş olsun, bugüne kadar...

Dinleyin: Gelecekte, her şey, ortak olacak!

Ve her şey herkese ait olacak, Zengin de kalmayacak, yoksulda.
Her şey herkese eşit verilecek, Ve özellikle de yaşam! ”
Bu kitapta sadece günümüzün yaşam tarzına ve içinde bulunduğumuz toplumsal şaşkınlığa yönelik kültürel eleştiriler bulunmuyor, aynı zamanda geleceğe yönelik umudumuzu diri tutan, kötücül cinlere, melun ruhlara kafa tutan ve yaşamlarıyla ve eylemleriyle uygarlığın yeşermesine, insanlığın ilerlemesine katkıda bulunan; bizi insan olarak kendi özgün tarihimizi yaşamaya ikna eden, bize yaşam enerjisi aşılayan dehaların, eylem adamlarının, bilgelerin ve korkusuz kadınların benzersiz yaşamlarını bulacaksınız.
Marie Curie, Marx, Ethem Nejat, Owen, Suat Derviş, Gracchus Kardeşler, İsmail Gaspıralı, Sun Yat-sen, Babeuf…


Masallar sadece çocuklar için yazılmaz, aksine onları en çok yetişkinlerin okuması gerekir; çünkü en çok onların hayallere, fanteziye ve geleceğe dair umuda ihtiyacı var. Masal ve ütopyanın izinde; dört insan... dört coğrafya... dört keşif...

Sadık Usta, bu eserinde ninelerimizden, dedelerimizden dinlediğimiz kadim masalların nasıl ve hangi ihtiyaçtan kaynaklandıklarını ve bunların tarihsel-toplumsal işlevlerinin ne olduğunu, Binbir Gece Masalları’ndan çevirdiği sekiz örnekle masaldan yola çıkarak inceliyor. Antoine Galland’ın Şam’ın egzotik pazarlarında bulduğu Binbir Gece Masalları’nın hikâyesini; Johann von Goethe’nin İtalya’yı dolaşarak masalbilimini nasıl ortaya çıkardığını; ünlü masalbilimci, Profesör Theodor Benfey’in nasıl Avrupa’nın en büyük kütüphanelerinde Hint masallarının elyazmalarını keşfettiğini öğreneceğiz.




Çin bugün bütün dünya tarafından ilgiyle ve gıptayla izlenmektedir... Herkes Çin'i tartışmaktadır...
1 buçuk milyar nüfusa sahip Çin'in günümüzdeki pratiği, hangi açıdan ele alınırsa alınsın, insanlık tarihinde inanılmaz bir etkide bulunacaktır. Şaşırtıcı ama gerçek; Türkiye ile Çin'in son 150 yıllık tarihi şaşırtıcı bir şekilde birbirine benzemektedir. Ancak Çin'in modern tarihi Türkiye'de hemen hemen hiç bilinmemektedir.
Umarız bu kitap, Türkiye'de halkçılık üzerine yapılan tartışmalara bir katkı yapar ve böylece okurlara bir Çin-Türkiye karşılaştırması yapabilmeleri için bir zemin sunar.
Kitaptan bazı konu başlıkları;
Köylü devrimleri... 1911 Cumhuriyet Devrimi... 
Çin Cumhuriyeti'nin kurucusu Sun Yat-sen'in inanılmaz devrimci iradesi... 
Çin'de Halkçılık damarı... 
Üç Halk İlkesi ve Çin'i sosyalizme götüren tarihsel Koumintang-ÇKP ittifakı... 
Lenin'in Çin Devrimi hakkındaki değerlendirmeleri...




Bu kitapta Hilmi Ziya Ülken'in, Samir Amin'in, Sadık Usta'nın ve Hasan Aydın'ın hem birbirinden farklı hem de birbirini bütünleyen dört makalesi yer alıyor.
Ünlü felsefecilerimizden H. Ziya Ülken, "Batı Uygarlığının Temelindeki Doğu" başlıklı makalesinde, Doğu uygarlığının bilimsel atılımlarını inceliyor. Sonra da bu atılımların Batı'yı nasıl ve hangi giriş kanallarından etkilediğini açıklıyor. Ülken'e göre Doğu, Batı'yı 12. yüzyıldan itibaren biçimlendirmiştir.
Ünlü siyaset bilimci Samir Amin ise "Doğu Feodal Devrimi, Özellikleri ve Sınırlılıkları" başlıklı makalesinde, Doğu'nun kültürel devriminin yükseliş ve çöküş nedenlerini incelemektedir. Amin'e göre İslami devrim, Doğu coğrafyasını birleştiren bir siyasi kurumlaşma yarattı. Sonra da Doğu bilimi bu kurumlaşma üzerinden serpilerek gelişti.
Sadık Usta ise "Doğu Rönesansı" başlıklı makalesinde, bilimin önce İran, Hint ve Orta Asya'yı kucakladığını, sonra da Endülüs üzerinden Batı'ya yayılarak dünyalılaştığını belirtiyor. Biliminin Doğu'daki gerileme sürecine de değinen Usta, bu gerilemenin ekonomik, siyasi ve felsefi nedenlerine de değiniyor.
Doç. Dr. Hasan Aydın "Doğu'nun Uygarlık ve Bilim Yıldızı: Bağdat" başlıklı makalesinde, Bağdat'ın, Abbasi Hanedanlığı ile yükselişe geçtiğini ve kentin, Beyt-ül Hikme sayesinde uygarlığa yaptığı büyük katkıya dikkat çekiyor.

Hiç yorum yok: